ÇEVRE SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE PANDEMİ SÜRECİNDE YAŞANANLARIN ETKİSİ

ÇEVRE SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE PANDEMİ SÜRECİNDE YAŞANANLARIN ETKİSİ
Günümüzde çevre sorunları birçok alt başlıkla insanlığın temel sorunlarında ilk sıralarda gelmektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri ile yaşanan çevre felaketleri dünya gündeminde uzunca bir süredir yer almaktadır. Çevre sorunlarının giderek artması nedeniyle de gündemden yakın zamanda düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Plastik atığın neden olduğu kirlilik, fosil yakıtların neden olduğu hava kirliliği, artan nüfus ve faaliyetlerin neden olduğu gürültü kirliliği bile sorunun ne denli büyük boyutları olduğunu göstermektedir.
Dünyada daha büyük sorunların olduğunu, çöplerin toplanmasından önce çözüm bekleyen bir sürü sorun sayılabileceğini savunan görüşler var. Hatta yaşanan küresel ısınmanın doğal bir süreç olduğunu, dünyanın zaten insanların hizmetine sunulduğunu dolayısıyla insanın dünyayı ve dünyanın bütün kaynaklarını ihtiyaç duyduğu her şey için her şekilde kullanabileceğini ileri süren görüşler de mevcut. Daha makul fikirlerle yoksulluğun, savaşların ve dünyanın kaynaklarının paylaşımındaki adaletsizliğin çözümünün öncelikli sorunumuz olduğunu söyleyenler var. Ancak bütün bu sorunların çözümünün çevre sorunlarıyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Mesela suların kirletilmesini önlesek tarımsal üretimdeki verimi artırırız.
Devletlerin sınırlarını keskin çizgilerle ayırarak, hava ve denizi bile sınırlarla bölerek dünyadaki sorunları da sınırlarla ayırmak istenebilir. Bugüne kadar gördüğümüz dünya haritalarında idari ülkelerin sınırlarını renklendirmelerle ayıran çizgileri görüyorduk. Ancak çevre sorunları bize aynı gezegende yaşadığımızı, insan eliyle çizilen sınırları doğanın tanımadığını hatırlatıyor. Çünkü doğa bizim çizdiğimiz sınırları tanımaz. Dünyadaki bütün faaliyetlerimizin sonuçları yapay sınırlarımıza bakmaksızın karşımıza çıkar. Örneğin orman yangınları, bir nükleer patlama hangi ülke sınırlarında yaşanırsa yaşansın etkileri geniş bir alana yayılır. Aslında bu durum bize çevre sorunlarının hepimizin ortak sorunlarından olduğunu gösterir. Çözüm için tek başına çabalamak fayda sağlamaz, hepimizin buna katılması gerekir. Yani çevre sorunlarının küreselliği insanlığı birlikte hareket etmeye zorlamaktadır.
Son bir yıldır hayatımıza daha önce çoğumuzun hiç duymadığı kavramlar girdi. Tüm dünyayı etkilemesi nedeniyle “pandemi” denilen salgını yaşamaktayız. Bu durumun küreselliği yukarıda anlattığımız duruma benziyor. Elde edilen sonuçlara bakılacak olursa insanlar çevre sorunlarının çözülebilmesi için birlikte hareket etme konusunda yavaş adımlar atmaktaydı. Bu küresel virüs salgınına karşı mücadelede kazanılan birlikte hareket etme deneyimi iklim değişikliğine neden olan çevre sorunlarına karşı kullanılabilir. Hatta pandemi sürecinde yaşanan kısıtlamalarla tüketimin azalabileceğini düşünenler çevre sorunlarının çözümüne katkı sağlanabileceğini söylemişlerdir. Tüm dünyanın nerdeyse aynı zamanlarda tüketimi azaltması sorunun herkese anlatılmasında etkili olabilir.
Pandemi sürecinde yaşananların tersine küreselleşme ve tüketim alışkanlıklarının değişmesine neden olduğu bazı verilerle desteklenmektedir. Tüketimdeki azalma enerji kullanımından gıda, tekstil ve teknoloji gibi birçok alanda görülmektedir. Ancak bu azalma çevre sorunlarına neden olan miktarı ne ölçüde düşürdüğü ile değerli olabilir. İyimser varsayımlarla pandemi sürecindeki tüketimin azalmasını ve tüketim alışkanlıklarının değişmesini yorumlayanlar hayal kırıklığına uğramış olabilirler. Çünkü yaşananların ekonomiye olan olumsuz etkisinin göz ardı edilememesinin yanında tüketimi ve kirliliğe olan etkisi artan yeni ürünler ortaya çıkmıştır. Sürekli kullandıklarımız listesinde ilk sıralara yükselen maskeler, dezenfekte ürünleri ve ambalajları yepyeni atıklar olarak döndüler. Bir yılını tamamlayan pandemide yaşananların araştırmalara konu olacak kadar birikmesiyle atıklar hakkındaki verilere ulaşılabiliyor. Bu sayede öğreniyoruz ki okyanuslardaki çöplerin arasına tıbbi atık haline gelen kullanılmış maskelerde eklendi.
Pandemiden nasibini alan ulaşım sektöründeki yavaşlama araçlarda kullanılan fosil yakıtların azaldığını gösteriyor. Tüm dünyadaki uçuş seferleri bir önceki yıla göre üçte iki azalmayla gerçekleşmiş. Bu sayede fosil yakıtların neden olduğu zararlı gazların salınımını azaltmış ancak henüz azaltmamız gereken seviyenin çok uzağındayız. Bu şekilde elde ettiğimiz küçük veriler daha fazlası için deneyim olabilir. Aslında son bir yıl insanlığa sorunlarının küreselliğini, iç içe olduğunu öğretti. Yani çözüm için hem birlikte çalışmamız gerektiğini hem de sorunun ekonomik etkisini görmezden gelemeyeceğimizi gösterdi. Çözüme ulaşabilmemiz için bu süreçte öğrendiklerimizi bütün insanlar olarak gözden geçirmemizde fayda var.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.